29 Temmuz 2010 Perşembe
otobüs
20 Temmuz 2010 Salı
7 Temmuz 2010 Çarşamba
25 Haziran 2010 Cuma
bitti bitiyor
bi seneni feda etceksin ama gerisi çok güzel olcak hem göz açıp kapayıncaya kadar bitcek gibi öğütlerle başladım seneye ki cidden de bi senemi feda ettim yok kardeşim çekilmez böyle bu ne ya. göz açıp kapayıncaya kadar olmasa da sürüne sürüne bitti ama bu sene de, pazar günü de en son işte giren çıkan belli olcak :D bütün herkes yerleşmiş yeniden çevre kurma telaşı derken 2 ay çıkar, allahtan o konuda şanslıydım güzel bi arkadaş grubum oldu gene ama bu sefer de sınav var diye herşeyi kısıtla, eğlenmek için biyoloji falan çöz sonra da öl artık di mi :D zaten bi yerden sonra aileler de sapıtıyo izlenimlerim ve gözlemlerime göre yani eğer ailenizi seviyosanız 2. seneyi beklemeyin.. artık o kadar alışmışlar ki asosyal bi gençle yaşamaya arada böyle gözleri çarpıyo gene blabla yla mı mesajlaşıyosun, aranız nasıl, o kim, ben tanıyo muyum vb. sorulara maruz kalıyosunuz. hayır cidden suçlamıyorum cin ali nin yanına bi kız çizdiklerinde falan ilkokulda çok heycanlanmıştık hatırlıyorum. bizim ne farkımız var ki cin aliden. yani ilkokul çocuklarının tek kahramanı cin ali dolayısıyla bi arkadaşı falan olunca direk dedikodular çıkıyo duydun mu cin ali napmış falan, e şimdi aile bakıyo asosyal genç arkadaşı olmuş tek muhabbet konuları o tabi onların da o yüzden suçlamıyoruz.. hele yaratıcılarsa vay halinize. geçen annem aa işte şunla bunla (sözüm meclisten dışarı) mı konuşuyosun okuyabilir miyim dedi. hayır tabiki dedim özel hayat denen bişey var lütfen. ve sonra öldürücü cevap geldi " neden ki sen benim bütün özel hayatımı biliyosun sen neden bana söylemiyosun?".. düşündüm cidden haklı kimlerle takılıyo kimi seviyo nelerden hoşlanır kaç tane ayakkabısı var (o yalan da) hepsini biliyorum. ama tabiki gene de göstermedim:D ama her zaman bu kadar şanslı olamayabilir insan gene de.. neyse umarım artık istediğim yeri kazanırım istediğim kişilerle olurum istediğim kişiler de arkadan yanıma gelir de dönüp gülerek "vay anasını böyle yazmışım da aslında çok çabuk geçti iyi ki beklemişim bi sene daha" derim..
3 Haziran 2010 Perşembe
yazık sanırım
artık her öğrenci,öğretmen,doktor yani alarmla uyanmaktan nefret etme dönemi en az 10 yıl önce başlamış insanlar gibi telefonun ertele tuşunun dayanıklılığını test ederek başladım güne. lanet olsun daha damarlarda melaninler cirit atıyor seratoninden eser yok suratta kırışık yastık izi oturuyorum yatakta.. tam böyle kalktım perdeyi açtım böyle içimde melaninlerin dağıldığını hissettim resmen kendime geliyorum derken fonda bir "grup vitamin-turkish kovboylar".. enem noluyo derken birden hipofiz azdı ACTH böbreğe ulaştı dur noluyo derken birden bir adrenalin salgısı glikojenler parçalanıyo glikozlar damarlara hücum ediyo falan direk koştum telefona kim arıyo diye açıp konuşmak gibi benzer eylemlerin sonunda kapattım sonunda ve azalan adrenalinden sonra tekrar insülinle birleşip karaciğere dönen glikozlar gibi boynu bükük girdim banyoya. kardeşim seni oraya beyincik diye koymuşlar di mi çok bi görevin mi var yoo e madem en önemli görevin denge onu da yapmıyosun yürü git başımdan elimi duşa vurdum kesildi derken şimdi bide işin yoksa miyofibrillerle falan uğraş .. neyse en azından atriyoventriküler düğümle sinoatriyal düğüm görevini yapıyoken çıkiyim evden dedim evet içimden bunu dedim çok acı değil mi. motorunun veriminin çok düşük olduğunu tahmin ettiğim körüklü bir otobüsle bir sınava daha giden bi insanda olabilecek seratoninin doruklarında mutlu mesut gidiyorum ama izmir insanı bile kokuyo ya vah dedim diğer memleketlere resmen o koku mukusta çözünüp sarı benekten talamusa uğramadan direk beyne giderken çektiğim acının haddi hesabı yok allahtan motor nöronlar hala sağlam da direk bıraktım direği arkaya geçtim kurtardım canımı. ve farkettim ki bi insanın beynini en fazla rahatsız eden şey isteksiz bir şekilde deneme-6 ya girmekmiş cidden diğerlerine de girdim ama hiç böyle olmadı sadece deneme-6.. allahtan o da bitti. yoldan geçen arabaların doppler etkisi, matkapların duvarı delerken duvarın tepki kuvvetine karşı savaşının hazin sesi derken sınavın ortasında çığlık atarak çıktım kütüphaneden. direk buldum adamı nefretimi kustum dicem de çok saçma olcak paşa paşa bitirdim sınavı çok monoton bir gün daha tek eğlence bahanede oturup 5 saat sohbet etmek o da zaten tek yaptığımız şey nası hala sıkılmadık anlamadım :D neyse baktım güneş compton ışıması yapıyo elektronlar saçılıyo hava turuncu böğürtlen renginden yola çıkmak üzereyken hayatımızın felsefesini bulmanın sevincini yaşadık " hayat da bildiğin integral gibi ya. kesinlikle integralini alamıyosun tek fark türevini alabilceğin %20 ihitmalle sallasan tutcak şıklar yok ki zaten kafadan 3 ünü eliyosun" yok hepsi felsefe değil son kısmı saçmalama kısmı oldu zaten sonunu da kendim ekledim. evet aslında bütün yazı saçmalama oldu neyse işte 2 hafta daha böyle idare etcez. bu arada 3 puan oldu bu bence ..
29 Mayıs 2010 Cumartesi
hava su
27 Mayıs 2010 Perşembe
yok
19 Mayıs 2010 Çarşamba
ve sonra
hatırlıyorum da lisedeyken bi arkadaş grubu vardı. tamamen toplama bir grup.. bayaa da bi kalabalık başladı lise hayatına. küçük yaşta birleşen insanlar gibi büyüdükçe tabiki herkes dağılmaya başladı ama biz.. dağılmak değil sanırım daha da sahiplendik birbirimizi bu yüzden. çünkü artık biz vardık hayatımızda, kardeşten biraz öte aynı insan olmaktan biraz gerideydik. aşk acıları, aile sıkıntıları, maç kavgaları kısaca ders dışında herşeyi birbirimizle paylaştık. zaten kopmak nasıl akla gelebilirdi ki? insan kaç kişiyle aynı yatakta her gece muhabbet ederken uyuya kalabilir, ya da hiç de hijyenik olmayan koşullarda (ayrıntıya gerek yok) en ufak bi tiksinti olmadan bütün yemeğini paylaşır, kaç kişiyle bütün parasını mideye verip midesini acı verici bir şekilde derecede zorlar hatta bütün yalanlarını bile beraber seçer.. artık ruhunuzu tanıyan birine yalan söyleyebilir misiniz ki? pek şansı yok bence kimsenin bu konuda bizde bunu bilerek söylemedik sanırım ya da söylemeye gerek duymadık yeri geldiğinde sarılıp ağladık yeri geldiğinde en yaratıcı küfürleri birbirimiz üstünde deneyip attık başımızdan ama sonunda.. zaten başka bir seçenek yok ki onların dünyası benim, benim dünyam onlar tilki misali herkesin döneceği yer belli zaten belli olmasa da kaç kişi gitmeyi tercih ederdi bilmiyorum.. hala dolabımdan kıyafetler eksik ama hangisi hangisinde bilmiyorum, dolabımdan çıkan bazı tshirtlerin kimin olduğunu bilmeme rağmen güzel olduğu için sesimi çıkarmıyorum zaten ne gerek var ki bizim evimizde duruyor her zaman. oturduğum ev bile bizim oldu sanırım yoksa kaç kişi kaç eve haber vermeden valizini toplayıp gitme yüzsüzlüğünü yapabilir ki , yada kaç insan eve geldiğinde bilgisayarında oturan biriyle karışlaşabilir, alış-veriş yaparken bakıp sırıtarak "oğlum resmen ev geçindiriyoruz lan!.." cümlesini kaç kişi bu kadar erken söylemiştir hayatında sonra da 1 ay fast food la beslenip böyle olmucak galiba diyip de barbunya yapmayı öğrenmiştir sırf bu yüzden? bunların hepsini yapan var mı bilmiyorum ama yaptıysalar bile bizimle yapmadıklarına eminim çünkü hepiniz elimde evimde büyüdünüz resmen :p belki de bu yüzden biraz yalnızlık var şu anda hatta arkama baktığımda dayancak desteklerimi göremeyince o umursamazlığım da bu yüzden biraz yıprandı sanırım çünkü değerli olan şeylerin çoğunu göremedim. hayatımdaki vazgeçilmez insan lisetesi doldu diyorum bu yüzden aramıyorum aslında ama sadece onların dağılmasından korkuyorum.. korkmak değil mi zaten insanı bitiren? ama hayır işte bu sefer öyle olmadı bunları erken farkettim hayatımda belki de ilk defa hırs yapmamı sağlayan şey buydu yani o küllü kumralı pek adil olmayan biraz önde olduğum bi iddiada yenip 5-6 sene sonra katalogdan tatil için güzel bi yer seçmek gibi hayallerim oluştu tabiki o zaman dalga geçmek için 5 senelik fazladan sebebim olcak:D bi insan, hayatına saçma sapan girip de ailesini bile paylaştığı insanları ne kadar sevebilirse o kadar seviyorum sanırım onları.. yani pek değil ...