29 Temmuz 2010 Perşembe

otobüs

herkes hayatında mutlaka otobüs kaçırmıştır. hatta bazı demiyim çoğu insan vardır ki uzaktan görür otobüsü, yakalamak için koşar peşinden, yakalar tam kapısına gelir ama şoför onları görmez mi görmezlikten mi gelir bilinmez kapı suratlarına kapanır ve otobüs yoluna devam eder. geçen günlerde sanırım bende bi tane kaçırdım. uzaktan gördüm bilmiyorum neden, yanlışlıkla doğru otobüs sandım sanırım koştum peşinden daha önce de çok vardı ama hiçbirinde sanırım biyere geç kalma telaşı yaşamamıştım ya da ne biliyim öyle bişeyler.. koşmamıştım ama bu sefer belki de öncekilerde koşmam gerekirken bu sefer koştum otobüsün peşinden. hatta o kadar uzaktı ki yetişemem bile dedim bi an ama gene de koşmaktan hiç rahatsız olmadım. nasıl bilmiyorum yetiştim birden otobüse ciddi ciddi kapısına geldim ama binemedim. şoför bildiğin bekletti otobüsü orda, koşmamı izledi, yetişmeme izin verdi.. belki de beklemekle beklememek arasında tereddütte kaldı bilmiyorum ama ne farkeder sonuçta gene ya haksızdım görmedi ya da haklıydım gördü ama görmezlikten geldi bu da ne farkeder kapıyı kapattı gitti.. otobüstekiler sanırım binmemi istiyolardı bi iki kişi seslendi hani bekle istersen falan diye ama şoför sanırım gene ya duymadı ya da duymazlıktan geldi o da ne farkeder sonuçta gene devam etti .. hatta ondan sonra bi de şey var insan otobüsün peşinden koşar yakalayamaz birden durakta kalır böyle sanır ki duraktaki bütün insanlar ona bakıyor. bozuntuya vermemeye çalışır falan hiçbişey olmamış gibi dikilir. sanırsın hiç sorun değil sonraki otobüs de gayet yetiştircektir aslında onu. ama sadece bunu yaşamayanlar öyle düşünür sanırım. koşup da mal gibi durakta kalan herkes bilir ki aslında o otobüs önemliydi onun için. ama bunu ikinici kere yaşayanlar da bilirler ki o otobüs önemliydi ama kaçtı artık asıl önemli olan arkadan gelenler hatta öyle bi hale gelir ki olay bi sonrakiler ondan daha değerlidir artık. sonra binerler bi sonraki otobüse hatta bazen boşuna koşmuş olurlar sonraki direk arkasından gelir 5 dk bile beklemeden ve hiçbişeye hiçbiyere de geç kalmazsınız. ondan sonra o gün biter uzanırsınız düşünürsünüz biten günü her zamanki gibi. hani koşmaktan rahatsız olmadığınız otobüs vardı ya bi sonrakinin de size fazlasıyla yettiğini düşündükçe neden koştum ki pişmanlığı bile çöker üstüne insanın. aynen o var şu anda niye koşuyosun ki di mi bırak en fazla 10 dk beklersin yenisi gelir.. bitmiş bi konuyu bu kadar uzatmak bile fazla da neyse artık :D

20 Temmuz 2010 Salı

bazen bazı şeyleri düşünmeden de yaşanmalı deneyin ..

7 Temmuz 2010 Çarşamba

öss den sonra deliler gibi eğlenicem hayalleriyle başlayan 2. tatilim ve 2. hüsran.. sırf bu yüzden bile 3. kere hazırlanmamak geçerli bi sebep olsa gerek :D daha hiçbişey yapmamış olmam yapacaklarımın teminatı ama tatil daha yeni başlıyo. hatta başladı bile denebilir ya. bugün hayatımda ilk defa inşatta işçi olarak çalıştım. resmen iyi ki okuyorum şu yazı biter bitmez uyucam sanırım bunu da yapcak bişey yok diye internet kafeden yazıyorum zaten ama kesinlikle inşaat işçilerine saygı duyuyorum artık yolda gördüğümde yemeğimi paylaşıcam onlarla.. ama baştaki abartıya rağmen gayet güzel aslında, sonradan pişman olduğum çok şey var ama nerdeyse en büyüklerinden birini telafi etme şansı geçti elime. başlı başına bu bile yeterli aslında 5 ay uğraştıktan sonra, hatta beklenmedik bi anda olması da ayrı güzel bi heycan kattı.. böyle de ruhsal bi dinginlikle başladım işte öss sonrası tatilime daha eğlence bakımından beklentilerimi karşılayamasa da aynı dinginlikle eğlenceli bi bitiriş yapma planlarım var sonra da yegane sıkılan dost statüsündeki kayap'ın yanına uçup (üniversiteden atılma da kaldırılmış zaten) 9 senede bi diploma kapsam daha ne isterim . ve bir ömür sevdikleriyle mutlu yaşamış..

25 Haziran 2010 Cuma

bitti bitiyor

şimdiden uyarmak istiyorum ki öss de daha doğrusu lys de 2. seneye kalmayı düşünenler okumasın bu yazıyı..
bi seneni feda etceksin ama gerisi çok güzel olcak hem göz açıp kapayıncaya kadar bitcek gibi öğütlerle başladım seneye ki cidden de bi senemi feda ettim yok kardeşim çekilmez böyle bu ne ya. göz açıp kapayıncaya kadar olmasa da sürüne sürüne bitti ama bu sene de, pazar günü de en son işte giren çıkan belli olcak :D bütün herkes yerleşmiş yeniden çevre kurma telaşı derken 2 ay çıkar, allahtan o konuda şanslıydım güzel bi arkadaş grubum oldu gene ama bu sefer de sınav var diye herşeyi kısıtla, eğlenmek için biyoloji falan çöz sonra da öl artık di mi :D zaten bi yerden sonra aileler de sapıtıyo izlenimlerim ve gözlemlerime göre yani eğer ailenizi seviyosanız 2. seneyi beklemeyin.. artık o kadar alışmışlar ki asosyal bi gençle yaşamaya arada böyle gözleri çarpıyo gene blabla yla mı mesajlaşıyosun, aranız nasıl, o kim, ben tanıyo muyum vb. sorulara maruz kalıyosunuz. hayır cidden suçlamıyorum cin ali nin yanına bi kız çizdiklerinde falan ilkokulda çok heycanlanmıştık hatırlıyorum. bizim ne farkımız var ki cin aliden. yani ilkokul çocuklarının tek kahramanı cin ali dolayısıyla bi arkadaşı falan olunca direk dedikodular çıkıyo duydun mu cin ali napmış falan, e şimdi aile bakıyo asosyal genç arkadaşı olmuş tek muhabbet konuları o tabi onların da o yüzden suçlamıyoruz.. hele yaratıcılarsa vay halinize. geçen annem aa işte şunla bunla (sözüm meclisten dışarı) mı konuşuyosun okuyabilir miyim dedi. hayır tabiki dedim özel hayat denen bişey var lütfen. ve sonra öldürücü cevap geldi " neden ki sen benim bütün özel hayatımı biliyosun sen neden bana söylemiyosun?".. düşündüm cidden haklı kimlerle takılıyo kimi seviyo nelerden hoşlanır kaç tane ayakkabısı var (o yalan da) hepsini biliyorum. ama tabiki gene de göstermedim:D ama her zaman bu kadar şanslı olamayabilir insan gene de.. neyse umarım artık istediğim yeri kazanırım istediğim kişilerle olurum istediğim kişiler de arkadan yanıma gelir de dönüp gülerek "vay anasını böyle yazmışım da aslında çok çabuk geçti iyi ki beklemişim bi sene daha" derim..

3 Haziran 2010 Perşembe

yazık sanırım

ve işte aşağıda asosyal bir öss öğrencisinin hayata bakış açısını anlatmaya çalışcağım yazıya bir gazeteci edasıyla başlıyorum umarım hazin bir şekilde sona ermez..
artık her öğrenci,öğretmen,doktor yani alarmla uyanmaktan nefret etme dönemi en az 10 yıl önce başlamış insanlar gibi telefonun ertele tuşunun dayanıklılığını test ederek başladım güne. lanet olsun daha damarlarda melaninler cirit atıyor seratoninden eser yok suratta kırışık yastık izi oturuyorum yatakta.. tam böyle kalktım perdeyi açtım böyle içimde melaninlerin dağıldığını hissettim resmen kendime geliyorum derken fonda bir "grup vitamin-turkish kovboylar".. enem noluyo derken birden hipofiz azdı ACTH böbreğe ulaştı dur noluyo derken birden bir adrenalin salgısı glikojenler parçalanıyo glikozlar damarlara hücum ediyo falan direk koştum telefona kim arıyo diye açıp konuşmak gibi benzer eylemlerin sonunda kapattım sonunda ve azalan adrenalinden sonra tekrar insülinle birleşip karaciğere dönen glikozlar gibi boynu bükük girdim banyoya. kardeşim seni oraya beyincik diye koymuşlar di mi çok bi görevin mi var yoo e madem en önemli görevin denge onu da yapmıyosun yürü git başımdan elimi duşa vurdum kesildi derken şimdi bide işin yoksa miyofibrillerle falan uğraş .. neyse en azından atriyoventriküler düğümle sinoatriyal düğüm görevini yapıyoken çıkiyim evden dedim evet içimden bunu dedim çok acı değil mi. motorunun veriminin çok düşük olduğunu tahmin ettiğim körüklü bir otobüsle bir sınava daha giden bi insanda olabilecek seratoninin doruklarında mutlu mesut gidiyorum ama izmir insanı bile kokuyo ya vah dedim diğer memleketlere resmen o koku mukusta çözünüp sarı benekten talamusa uğramadan direk beyne giderken çektiğim acının haddi hesabı yok allahtan motor nöronlar hala sağlam da direk bıraktım direği arkaya geçtim kurtardım canımı. ve farkettim ki bi insanın beynini en fazla rahatsız eden şey isteksiz bir şekilde deneme-6 ya girmekmiş cidden diğerlerine de girdim ama hiç böyle olmadı sadece deneme-6.. allahtan o da bitti. yoldan geçen arabaların doppler etkisi, matkapların duvarı delerken duvarın tepki kuvvetine karşı savaşının hazin sesi derken sınavın ortasında çığlık atarak çıktım kütüphaneden. direk buldum adamı nefretimi kustum dicem de çok saçma olcak paşa paşa bitirdim sınavı çok monoton bir gün daha tek eğlence bahanede oturup 5 saat sohbet etmek o da zaten tek yaptığımız şey nası hala sıkılmadık anlamadım :D neyse baktım güneş compton ışıması yapıyo elektronlar saçılıyo hava turuncu böğürtlen renginden yola çıkmak üzereyken hayatımızın felsefesini bulmanın sevincini yaşadık " hayat da bildiğin integral gibi ya. kesinlikle integralini alamıyosun tek fark türevini alabilceğin %20 ihitmalle sallasan tutcak şıklar yok ki zaten kafadan 3 ünü eliyosun" yok hepsi felsefe değil son kısmı saçmalama kısmı oldu zaten sonunu da kendim ekledim. evet aslında bütün yazı saçmalama oldu neyse işte 2 hafta daha böyle idare etcez. bu arada 3 puan oldu bu bence ..

29 Mayıs 2010 Cumartesi

hava su

ve işte sudan bahsedip hava atmak için yazılmış bir blog.. evet kesinlikle başka bi işim yok:D "yolluca" ya bir denize girmişiz yok böyle bişey ama nası eğlendik nası eğlendik evet ismi biraz garip ama güzel şimdi:D hatta su yutmak güzel bişeymiş bunu hatırladım boğazına meyve suyu kaçmasına benzemiyomuş daha ciddi bişey bu böyle gözünüzden yaş geliyo falan çoğu kişi hatırlamıyodur şimdi:p kenarda salak salak oynayan küçük çocuklar bile güzelmiş ya biri kovaya su koyup taşıyamayınca öne doğru düştü boğuluyodu gülme krizine girdik ama kısa sürdü ya hemen çıkardılar:p annem kediyi "insanlar da nankör elini veriyosun kolunu istiyolar" diye azarlarken babamla bakıştık ama ne de olsa annem işte o çok komik gelmedi o yüzden gene de ona bile güldük öyle de güzeldi. hani millet şimdi lise üniversite falan sürünüyo ne biliyim en kısa zamanda tavsiye ederim cidden hani rafet el roman çalsa kopcak moda giriyo insan ki benzetme sadece konuyu bağlamak için bi araçtı bildiğin rafet el roman dinleyip kopan tipler vardı ya ama tüm yolluca öyle değil şimdi, çok güzel eğlenceli mükemmel denizi olan bi yer çok eğlendim koptum lanet olsun:D öyle işte şimdi okuyup da ben zaten deniz sevmem diye kendini kandırabilirsin ama ,yok öyle bi dünya, oldu görürsem söylerim hatta .. :D

27 Mayıs 2010 Perşembe

yok

hani böyle insanın içi sıkılır da napsın bilemez ya arada böyle hani şey şey olur oturur sonra gene oturur falan boktan bi ruh haline girer işte.. nedense artık olmuyo ya çok enteresan mesela birazdan özel ders hocam gelcek gene de içim sıkılmıyo anlamadım kesin hormonal bi bozukluk oldu ama anlamadım :D bide farkettim ki büyümenin en güzel tarafı artık "eti cici bebe" yi annem ağzıma tıkmak zorunda kalmıyo bildiğin gidip kendim alıp sütünü döküp yiyebiliyorum çok güzel ya. isimden kaybediyo biraz daha karizmatik bi isim olsa yok satabilir bence . kesin küçükken yemicem diye ağlamışımdır ya salaklık işte keşke gene yatarken kalkmama gerek kalmadan tıksa annem ağzıma ama yok işte o da büyüdü sanırım artık uğraşmıyo benle:D neyse artık ilerde belki hayal işte.. ama herkese tavsiye ediyorum mükemmel yüzyılın icadı olabilir bence..